Farkındalık öğretisini çok yakından hissedeceğiniz müthiş bir çocuk ve ailesinin hikâyesini okuyacaksınız...
Oğlum sana ulaşmak kolay değildi. Benim kendime olan inancımı kaybetmem sana yardım edemeyeceğim anlamına gelmesi de beni ayrı üzecekti canım oğlum. Gelecek günlere umut ile bakmayı da öğrenmiştim. Ne kadar eleştirilsem de tepki de alsam topluma yararlı iş yapmamızın gururu beni mutlu etmeye başlamıştı, utanılacak bir şey yapmıyorduk. Mutluluğumuza senin üçüncü sınıfa giderken göz kontağını ilerletmen mesajları almaya neden olmuştu, yaz tatiline motivasyonumuz yüksek olarak girmiştik. Kamuoyuna ulaşmamız, sessiz çığlımızı duyurmamız gerekiyordu. Okuldaki otizm sınıfları veli temsilciliği dışında sivil toplum kuruluşlarında da çalışmalarda bulunmamız, hatta televizyon programlarında 15-20 saniyelik zaman diliminde bir şeyler anlatmamız cılız seslerden öteye gitmemişti. Kendimi bal yapmayan arılar gibi görmeye başlamıştım. Destek olmaması yüzünden umudumuzu kaybetmiştik, engellemeler kamuoyunda sesimizi cılız çıkarmamıza neden olmuştu. Gizli bir el veya ellerin ayaklarımızı prangalamış gibi hissediyordum. Acı olan o prangaları göremiyor, kısır döngülere giriyordum.