"Bizim, yabancılara değil, kendi kendimize yâni müslümanı müslüman edecek bir misyon teşkilâtı kurmamız lâzım. Hristiyan misyonerler, Hristiyan olmayan din sâhiplerini Hristiyan etmeye uğraşıyorlar. Biz müslümanı Müslüman etmek için bir misyon teşkilâtı kurmalıyız. Ona göre bir din adamı yetiştirmeye mecbûruz ve aynı zamanda mezhep ihtilâflarını bizi bölen, parça parça eden mezhep ihtilâflarını ancak din adamı halledebilir." "Münevver din adamı lâzım bize! Münevver din adamımız yetişse oğlum her şey düzelir. Her şey düzelir. Cemiyeti mayalamaya diyoruz deminden beri. İşte âile bu. Herkes bir din adamıydı eskiden, ona bakarsan herkes bir din adamıydı. Yâni herkeste millî şuurla berâber, dînî şuur da mevcuttu." "Burası sanki bir fidelik. O fidelik muayyen bir kıvâma getiriyor fidanı, buradan söküyoruz yolluyoruz, o topraklarda meyvesini mahsûlünü veriyor, biz karşıdan bakıyoruz. O fide mahsûl hâline gelinceye kadar birkaç yüz bin lira harcanıyor o insana. Onun için işte herkese vazîfe çok. Ağır şekilde yüklenmiş, ancak bu mesûliyeti idrak edene."