Düşlerime süzülen, uyandığımda anımsadığım tek bir kişi vardı.
Ama kim olduğunu bilmiyordum!
Adım Bena. Yıllardır Madrid'de yaşıyordum. İstanbul'a dönüp, en yakın iki arkadaşımla birlikte açtığım kafe hareketli ama dengeli günler getirmişti hayatıma. Geçmiş, bir sisin ardında kalmıştı. Güvende ve mutlu olduğumu sanıyordum. Sonra, her şeyin değiştiği o an geldi. Ve onunla tanıştım.
Beni bekleyen hikâye bir peri masalı değildi. Pembeler ve beyazlar yoktu. Sırlarla derinleşen bir karanlık kuşatmıştı çevremi. Her şey o karanlığın içinde saklanmıştı. Sırların çözülmesi için geriye dönmem gerekiyordu ama bunun yaratacağı depreme hazır mıydım, emin değilim.
Zeynep Çakman, "Sen Sandığım Şey" adlı kitabında ezber bozan, gizem dolu bir aşk hikâyesini anlatırken, insanı en derinlerde kalan karanlık yanlarıyla yüzleştiriyor.