Demir kapıların engel olamadığı "nehir" öyküler.
Hapishane... Kadınlar... Kadınlar hapishanesi. Adı üstünde, buraya düşer kadınlar, erkekler ve erkeklikleri yüzünden, en çok da gün gözüyle gördüğümüz bir karabasana dönüştürülen yaşam yüzünden.
Adaletli bir dünya için eski düzenin topyekûn değişmesi gerektiğini düşünen genç bir kadın da düşer aralarına. Kendisinden daha renkli hayatları olanların ortasına.
Kadınların kadınlara karşı bakışı; örselenmiş hayatlar, törpülenmiş düşünceler, yıpranmış bedenler; kadınların kadınlara hikâyeleri: Buruk ama güçlü, haklılığına inanan ve masum, hayat dolu olmasa da neşesini kaybetmemiş, saçını şöyle bir savurup yere güvenle basan...
Bir hapishanede en çok iki şey bulunur: Zaman ve umut. Umut her daim zamana üstün gelir. Yargılanamayan zamana, hayatımızdan çalan o melun iblise...
Umut özgürlüğe dönüşecektir. Dışarısı. Genç kadın. Öyküler soluklanmaz, devam eder: Sokaklar, evler, mekânlar; cepçilik, hırsızlık, 1 Mayıs, hastane... Bağırıp, çağırıp haykırmayan; sakinlik ve dinginliğiyle yumuşacık sarıveren bir söyleyiş...
Oyuncu ve senarist Gül Gülsün Yıldız'dan sürekli, "sessiz" öyküler.