Size biraz ilginç gelebilir ama ben, öncelikle kitapların kokusunu seviyorum. Bir sevgi projesi gibi algılıyorum önları. Ön yüzüyle, arka yüzüyle ayrı ayrı söyleşiyorum. Sayfa düzenlerine, desenlerine, harf karekterlerine karıştığım oluyor. Kimilerinin ölü olduğunu bildiğim halde, "Nabızları atıyor mu?" kuşkusuyla satır aralarna kulağımı dayıyorum. En büyük çabam, yapıtın atardamarını ele geçirip oradan duyarlık merkezine yürümek! İletiyle estetiğin buluştuğu noktada farklılığın çıngısını ele geçirmek! Özellikle şiir kitaplarına karşı özel bir sevgi besliyorum. Evet, şiir deyince akan sular duruyor! Ünlü ünsüz çağdaşlarıma ilişkin sepetimi dolduran yirmi beş kitaplık deneme de şiir sevgimin bir göstergesi sayılabilir. Serde şairlik olunca şiir kitaplarından ayrı durmak olası mı? -Ahmet Günbaş-