Yirmi beş yaşındaki Ryke Meadows, sevilmesi zor biri olduğunun farkındaydı. Milyar dolarlık mirası, atletizm geçmişi ve alfa erkeği karakteriyle sevimli şerefsiz terimini yeniden tanımlıyordu. Ancak arkadaş edinmek ya da düşman kazanmak için yaşamıyordu. Sadece hayatında drama olmadan ve kimse onu bölmeden Yosemite'deki en zor üç dağa serbest solo tırmanış yapmak istiyordu. Ama sonra, Paris'teki asla sahip olamayacağı o kızdan endişeli bir arama geldi. Daisy Calloway, artık on sekiz yaşındaydı. Yeni kazandığı özgürlüğü sayesinde baskıcı annesine veda edip modellik kariyerini sürdürüyordu. Bir sonraki durağı ise Paris'ti. Fakat Moda Haftası hızlı bir şekilde başladığında endüstrinin altında yatan çirkin gerçeği fark etti. Kendi başına yaşayabileceğini ailesine kanıtlamak istese de her şey kontrolden çıkarken Ryke sırlarını tutması için güvendiği tek kişi oldu. Daisy özgürlükle dolu yeni dünyasına alışmaya çalışırken hem zorluk çekiyor hem de sınırlarını zorlayıp korkusuz bir şekilde uç noktalara doğru ilerliyordu. Yaptığı her bir dürtüsel hareketin altında derin bir kırgınlık yattığının farkında olan Ryke ise ona ayak uydurmak zorundaydı. Çünkü eğer peşini bırakırsa Daisy'nin en sevdiği söz gerçek olabilirdi. "Bugün ölecekmişsin gibi yaşa."