Sammy Mountjoy babasını hiç tanımadan yoksulluk içinde büyümüşsede, resimlerini Tate Gallery'nin duvarlarında görebilmiş yetenekli birressamdır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşer veişkence tehdidiyle karanlık bir hücreye kapatılır. Kör karanlığın, tecridinve kendisini bekleyen akıbetin dehşetiyle geçmiş hayatını gözdengeçirir. Hayatının anlamını aniden nasıl yitirdiğini, hangi hatasınınonu bugün olduğu kişiye dönüştürdüğünü düşünür ve yön duygusunuyitirip kendi varoluşunun labirentine düşüşünü sorgulamaya koyulur.
Sorumluluğu ne zaman başlamış, karanlık ne zaman çökmüştür?Sammy hayatında özgür iradesinin elinden bütünüyle kayıp gittiğianı tespit etmeye çalışır. O anı hazırlayan olayların izini sürdüğü busorgulama, onu insan olmanın ne anlama geldiğine dair daha derin birkavrayışa götürür. Golding dehasını bütünüyle edebiyatın hizmetineverdiği Serbest Düşüş'ü "Bir itiraf" olarak niteleyerek kendi hayatıylaSammy'ninki arasındaki paralelliklere dikkat çekmişti.