Serbülent Apartmanı'ndaki öyküler, artık uzak hatıralarımızda kalmış siysh-beyaz Yeşilçam filmleri gibi nahif, içten, sımsıcak duygularla okuru sarıp sarmalıyor. Her öyküde, o altın zamanlardaki dostluğu, arkadaşlığı, komşuluk ilişkilerini, en önemlisi de gerçek aşkı sımsıcak bir taze ekmek buğusu koklar gibi tüm hücrelerinizde hissedeceksiniz. Ne zamandır böyle kalbi kaleminde bir yazarın elinden çıkmış öyküler okumamıştım.
Kitapta yer alan "Eyvah Dünürler Geldi!" adlı öykü, bir sosyal sorumluluk projesi olarak kısa film yapılmış ve şu an uluslarası festivallerde gösterime sunulmuş. Kitaptaki her bir öykü, en az bu öykü kadar özgün ve okullarda "Değerler Eğitimi" okutulacak kadar da ders verici.
Nafiye Bozkurt; pırıl pırıl Türkçesi, içindeki ışıltılı sevgiyi öykülerine aktarmadaki başarısı, üslubun sağlamlığı ve metin içi heyecanın nabzını tutmadaki yeteneğiyle adından çok söz ettirecek gibi görünüyor. Zira onun kalbinde ve kafasında, yazılmayı bekleyen binlerce öykü olduğunu düşünüyorum.