"Kalbe sükûnet gelince insanı yerin altına koyuyorlar."
"Hele roman ve hikâye nev'inde, Namık Kemal'in fevkine çıkan istidadı onu gerek Sergüzeşt romanında, gerek Küçük Şeyler hikâye cildinde bu eserlerin daha neşri tarihinde yüce bir üstat olarak tanıtmıştı. Nitekim onun büyük hizmeti sonradan edebiyat tarihine altın kalemle yazılan haklı şöhreti ile bugün hakikatlerin üstünde yüksek ve parlak bir hakikat olmuştur. Aynı zamanda şunu da düşünmek lâzım gelir ki çocukluğunda geçirdiği o debdebeli hayat içinde köle, cariye ve esirlerin hayatını yakından görerek ve onların memleketlerindeki yuvalarından kaçırıldığı günden başlayan hüzünlü maceralarına hassas bir gönülle acı duyarak yetişen bu şefkatli ruh, büyüdükten sonra da bu debdebenin parlaklığı ile şaşırmamış ve zenginlikle kamaşmayan gözleri önünde 'Sergüzeşt'in romantik olduğu kadar realiste bir cephesi olan mevzuunu kalbinin ve zekâsının en derin ıstırap kaynaklarından doğurmuştu...'"
- Halit Fahri Ozansoy