Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte, manipülatörlerin sermaye piyasası araçları üzerinde çok sayıda ve yeni işlem kalıpları ile piyasa dolandırıcılığı (manipülasyon) suçunu gerçekleştirmesi, bu suçları işleyen failler hakkında uygulanacak yaptırım mekanizmasının etkin ve caydırıcı bir sistem üzerine inşa edilmesini gerekli kılmaktadır. Bununla birlikte, cezai yaptırımlara ilişkin düzenlemelerin yanı sıra disiplinler arası bir yaklaşım benimsenerek faillerin piyasaya ve yatırımcılara verdiği zararın tazminine yönelik düzenlemelerin de yapılması gerekmektedir. Böylece, hem faile yönelik etkin bir cezalandırma mekanizmasının, hem de zarar gören yatırımcıların tazminine yönelik iyileştirici bir mekanizmanın kurulması suretiyle iki yönlü bir faydanın elde edilmesi sağlanacaktır.
Bu çalışmada, piyasa dolandırıcılığının ekonomik suçlarla ilişkisi, bu fiilin yasaklanmasındaki temel saik ve Türk hukukunda düzenleniş şekli 20.2.2020 tarih ve 7222 sayılı Kanun ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SPKn) 107 hükmünde yapılan değişiklik de göz önünde bulundurularak incelenmiş ve SPKn 107 hükmünün etkinliği sorunu üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Bu kapsamda Türk hukukunda yer almayan ancak piyasa dolandırıcılığının tespitinde, ispatında ve bu fiili işleyenlerin cezalandırılmasında karşılaştırmalı hukukta etkin olarak uygulanan mekanizmalar (Whistleblowing, Yatırımcı koruma fonu, iletişimin dinlenmesi, suçtan elde edilen malvarlığının dondurulması ve bu malvarlığına el konulması, mahkemelerin ihtisaslaşması, failin tüzel kişilik yetkilisi olması durumunda, bu kişinin mevcut görevinden azledilmesi, halka açık şirketlerde yönetici olmasının belirli bir süre için durdurulması veya yasaklanması) esas alınarak düzenleme önerilerine yer verilmiştir. Dolayısıyla bu çalışma; Türk sermaye piyasası hukukuna farklı bir bakış açısı getireceği, piyasa dolandırıcılığı fiilinin tespitinin kolaylaştırılmasına ve bu fiile yönelik yaptırım mekanizmalarının etkinliği sorunun çözümüne katkı sağlayacağı ümidiyle hazırlanmıştır.