Şiirsel düzyazının klasiği sayılan Merkez İstasyonunda Oturup Ağladım'ın (Telos Yayıncılık, 1997) yazarı Elizabeth Smart'tan yine bu türün benzersiz bir örneği: Serseri ve Kopukların Göğe Çıkışları. Smart'ın bu kitabı uzun bir iç konuşma gibi, bir yıkım dünyasını anlatıyor; yalnızca savaşın maddi yıkımları yok bunun içinde, cinselliğin, bencilliğin, kıskançlığın, kayıtsızlığın yıkımları da var. Erkeklerin düzen verdiği bir dünyaya kadınca bir bakış kendini güçlü bir biçimde hissettiriyor. Erkek dünyasına kadınların çağdaş tepkilerinin hepsini kapsar nitelikte. Smart anlatmak istediklerini eğretilemelere emanet ediyor, çünkü o zaman onun çok fazla bir şey söylemesine gerek kalmıyor: Kadınlar "ev işlerinin deli gömleğini" giymişler, bu işyeri binası "dik bir kayalık, intihar için biçilmiş kaftan", Tanrı "Karısı doğuran bir koca gibi bir kenarda şaşkın şaşkın duruyor, doğaysa coşkuyla oradan oraya seğirten kırmızı yanaklı bir ebe." Bu kısacık metnin gücü böyle bir imge zenginliğinden geldiği gibi küçücük ayrıntıların birden önemli anlamlar kazanmasından da geliyor. Elizabeth Smart'ın zekası ve kavrayışı büyüleyici, duygulanımlar daha önce adı konmamış, yepyeni ama okurun hemen ortak çıkabileceği duygulanımlar.