Tek başına, sessizce.
Odanın ahşap kokusunu ateşe veriyorum.
Sen kokuyorsun. (Çünkü kokunu hayal etmeyi öğrendim.)
Yalnız şiirlerde var olduğunu bildiğim bir duyguyla içime çekiyorum. Dalga dalga yüzüme vuruyorsun alışmışlığımı. Kendimden utanırcasına kızarıyor yanaklarım. Küllere doğru seyretmeye başlıyorum rüzgârı, senden habersiz bir kül yığınına dönüyorum ki ateş, yokluğundan kül.
Dünya mı dönüyor başım mı? Serseri bir sokak gibiyim hayatın kenarında. Ne tam bir aşk ne tam bir savaş bu. Şımarık bir çocuğun ilk oyuncağı gibi hem vazgeçilmez hem de ilk fırsatta parçalamak istediği.