Mevlânâ'nın izinde
Belh'ten Anadolu'ya...
"Yola çıkan, yolun karakterini kazanır" diyor Özcan Yüksek. Mevlânâ'nın büyük göçünü, Mevlânâ oluşunu anlatıyor. Çöller, dağlar, sınırlar aşıyor. Mevlânâ'nın geçtiği yolları geçerken, kendisi de döne döne dolanıyor; Horasan'da, İran'da, Suriye'de ve başka diyarlarda, Mesnevi'de ve Divanı Kebir'de, ruhsal bir yolculuğa çıkıyor.
"Ayrılık bazen bütün acıların kaynağı gibi gözükür. Belki de insan sonsuz bir ayrılık acısıyla doğmuştur. Ve o doğum, kopmaktır, ayrılmaktır. Yaşanan bütün küçük ayrılışlar, işte bu büyük ayrılığın parçalarıdır.
Bu ayrılıktan uzaklaşmak için kaçmak ister belki de insan, ama nereye kadar kaçabilir ya da kaçabilir mi? Yayımı gerdim ve okumu fırlattım, Belh'ten o yana fırlattım. Bir kere ok yaydan kurtulunca kim yakalayabilir ki onu?
Rumi der:
'Damarlarım attıkça, canım bedenimde oldukça kaçmaktayım.'"