Sevda kimdi, neydi?
Sevda, aslında her insanın içinde hissettiği fakat aramakla bulamadığı aşkın tarifiydi. Kara bir saplantının, derin bir uçurumun adıydı. İnsanın olduğu her yerde aşk vardı. Ancak aşık olanlar bu kıymetli cevherini sevda denilen bu bataklık içerisinde çürütmeye başladılar. Çünkü âşıklar değersiz bir maşuka rast geliyor ve bu maşuk için heder ettikleri ömürlerini sevda uçurumunda intihara sürüklüyorlardı. Bazıları gözlerini kör eden bu aşk ile uçurumun dibine düşüyorlar, bazıları ise kıyısından dönüp sevdalarına ağıt yakıyorlardı. Ayrıca Sevda, hakikaten sevgisini derinlerde besleyen aşıkların uğradığı ihanetin ve sevdiklerinin yaptığı alçaklığın bir başka temsilcisiydi. Sevda her insanın hayalinde olan, her kişinin gönlünde yatan ve ömür boyu unutamayacağı kişiydi. Sevda, insanın içine bırakılan en büyük sızı ve bir sevginin nasıl nefrete dönüşebileceğinin göstergesiydi.
Bir başka deyişle sevda bu dünyada asla kavuşulamayacak emeldi…