İçi boşaltılan bir hayata inat, savruk duyguların esaretinde olmadan yürüyebilmek gerekirdi dünyanın ufuk çizgisinde... başını eğmeden, umutları tutsaklıktan kurtarıp gerçekliğe dönüştürmeliydi... acılarını içine gömüp unutmak yerine bakışlarında büyütmeliydi çığ gibi büyüyen düşlerini... sadece rüzgar vardı uğultusuyla kulaklarında dans eden... sadece gerçekliğin soğuk girdabıydı kendisini çevreleyen... unutmak, vazgeçmek olmazdı, koparıp atmakla, bitirmekle başlardı hayat...