Resûl-i ekrem'in dünya tarihini en çok etkileyen şahsiyet olduğu, tarafsız düşünebilen bir tarih yorumcusunun kolaylıkla fark edebileceği bir gerçektir. Onun gerek dini gerek dünyevî konularda insanlığa öğrettiği bilgilerle, yaşam tarzı ve duruşu ile tarihin en çok dikkat çeken kişisi olduğu aşikârdır. Bu sebeple bizzat Resulullah'ı konu edinen oldukça geniş bir literatür meydana gelmiştir. Hz. Muhammed'e dair telif edilen eserlerin, insanlık tarihine yön vermiş her bir önemli şahsiyet hakkında yazılan eserlerden sayıca çok daha fazla olduğunu tahmin etmek zor değildir. Bu tablo bugüne kadar nasıl teşekkül etti ise, önümüzdeki yüzyıllarda da durum değişmeyecek, her zaman ona dair yazılacak ve araştırılacak pek çok konu ve eserlerinde onu anlatacak pek çok müellif var olmaya devam edecektir.
Resulullah'ın siret ve sünnetinin şahitleri ve ilk ravileri olan sahâbe ise, onu insanlığa anlatan kuşak olarak her zaman dikkat çekmiştir. Zira Hz. Peygamber'e ve getirdiği dine dair tüm bilgilerin başlıca referansı bu nesildir. Gerek Kur'an ayetlerinde gerek Hz. Peygamber'in hadislerinde pek çok övgüye layık görülen bu güzide insanların belki de en önemli misyonu, Peygamber'i ve İslam'ı sonraki kuşaklara anlatmak olmuştur. Onlar bu mühim vazifeyi hakkıyla yerine getirdiklerine delalet eden pek çok eserle tarihe geçmişlerdir ki, başlıca eserleri Hz. Peygambere dair rivayetleridir.
Peygamber'e dair rivayetler ashab tarafından bazen öğretmen olarak gönderildikleri bölgelerin ilim meclislerinde, bazen camilerde hutbe ya da vaaz esnasında, bazen seferde at sırtında ve konaklama yerlerinde, bazen uzak diyarlardan gelen mektuplara yazdıkları cevapların içinde, bazen hasta yataklarında ve hatta ölüm döşeğinde eda edilmişti. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla elinde peygambere dair bir emanet bulunan sahâbe, kendisinden sonraki kuşakları bu emanetin sahipleri olarak kabul etmiş, gerekli ve uygun buldukları zaman ve zeminde sonraki nesle bu emaneti tevdi etmişti. Ashabın gerek tarihî gerek dinî bakımdan bir hayli büyük öneme sahip bu misyonu ifa etmeleri, dikkatlerin kendilerine yönelmesini sağlamış, sahabe nesli ile ilgili çalışmalar özellikle İslamî ilimler tarihi araştırmalarının zemini oluşturmuştur. Ashabın kimliği, ilmî kişiliği ve faaliyetleri hususu diğer İslâmî ilimler arasında en çok hadis tarihi alanını ilgilendirmektedir. Zira hadislerin ilk ravileri onlardır.
Biz de hadislerin ilk hanım ravileri ile ilgili bir merak duygusu saikiyle hadislerin, Arap yarım adası dışına yayılmasında hanım sahâbîlerin etkilerini ve rollerini araştırmak ve anlamak üzere yola çıktık. Yeni fethedilen bölgelere ve kurulan şehirlere hanım sahâbîlerin muhtelif sebeplerle seyahat etmeleri ve bu bölgelerde hadis nakletmeleri vakıasını ele aldık. Böylece ashabın ve hadislerin bölgelere dağılması hanım sahâbîler özelinde değerlendirilmiş oldu. Bu yönüyle bu çalışma hem bir rivayet tarihi, hem de hadis ilimlerinin bir alt başlığı olan buldânu'r-ruvât alanlarına ait olma özelliği arz etmektedir.
Öte yandan, dünyada ve ülkemizde son yüzyılda kadınlarla ilgili çalışmalar hız kazanmış, özellikle kadınların tarihte, hatta bilim tarihindeki rollerini ortaya koymak, bir başka deyişle tarihte kadınların varlığını görünür hale getirmek ekseninde pek çok çalışma gerçekleştirilmiştir. İslam tarihinde ve hadis rivayet tarihinde kadınların rolünü tespit etmek de aslında, İslam medeniyetinin inşasında kadın varlığını vurgulamak anlamına gelmektedir. Bu çerçevede özellikle hadis alanı, kadınların ilimler tarihine katkılarını, isnad sistemi ve kadın raviler vasıtasıyla pek çok belge ile ortaya koymaktadır. Özelikle İslam'ın ilk kadın nesli olan hanım sahâbîlerin tarih içindeki konumu, İslam'ın kadın algısını ortaya koymak bakımından esas alınması gereken başlıca tarih dilimidir. Bu itibarla da bu çalışmada Müslüman kadının tarihinden bir kesit sunulmaya çalışılmıştır. İslam'ın ilk döneminde seyahat ve rivayet olgusundaki varlığı itibarıyla kadın "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin yardımcısıdır" (et-Tevbe, 9/71) ayetinde ifade edildiği üzere erkeğin ne karşısında ne de gerisindedir. Erkek ile yan yana İslamiyet'in neşri için çalışmakta, çaba göstermektedir.
Bu kitap ile sahâbe neslinin kıymetinin, hanım sahâbîlerin hadis ilminin yayılmasındaki rolünün ve İslam'ın ilk yılları çerçevesinde Müslüman kadın kimliğinin daha iyi anlaşılabilmesine, hadislerin bölgelere dağılması ve bölge isnadlarının teşekkülü itibarıyla rivayet tarihi ile buldânu'r-ruvat alanında bilinenlere bir nebze olsun katkıda bulunabilmiş olmayı ümit ederim.