Dedim ki, ey sevgili senin derdine düştüm, dertliyim.
Dedi ki, derdin bir gün nihayete erer,
Dedim ki, bana ay ol, beni ışıklandır.
Dedi ki, talihin varsa pekala.
Dedim ki, merhametlilerden vefa adetini öğren
Dedi ki, güzeller pek az vefakar olur.......
Dalarsın yeşil güzlerine Firdevs cennetleri zannedersin, çıkmak istesen de artık çıkamazsın, yine ram olursun mavi gözlerine, sonsuz deryalarda yüzüyor gibi, bir daha dönemezsin çıktığın limana, unutursun tüm bir benliğini, düşersin kara gözlerine dipsiz bir kuyuya düşercesine, artık hiçbir ip yetişmez seni yukarı ekmek için, saçları kement, ince beli kelepçe olur, pranga olur, yanarsın, kül olursun, erirsin bir mum gibi, kaybolur tüm benliğin Onun varlığında.
Bir tarife göre aşk dokunmaktır, cinsellik kök, erotizm sap, aşk ise çiçektir. Ya meyve? Aşkın meyvelerine dokunulmaz aşkın gizemlerinden birisi de budur. Erotizm ve aşk hayatın çifte yanan, insana yaşama kudreti ve tutkusu veren kutsal alevlerinden başka bir şey değildir.