Elinizdeki kitap, Osmanlı toplumunun "şifahane" kültüründen "hastahane" kültürüne geçiş hikâyesini vakıf kurumunun penceresinden anlatmaktadır. Kitabın öne çıkan özelliği, vakıf kurumunun sağlık hizmetleri, tıp eğitimi ve tıp bilimleri açısından önemine dikkat çekmesidir. Bu perspektifle, uzun bir süredir yolları fazlaca kesişmeyen vakıf tarihi literatürü ile tıp tarihi literatürünü de buluşturmak hedeflenmiştir. Çalışmada tıp eğitiminin ve vakıf hastaneleri olan "darüşşifaların" yaklaşık beş yüz yıllık serüveni anlatılırken, aynı zamanda vakıf sisteminde yaşanan değişimin toplumun sağlığına ne yönde yansıdığı da tartışılmaktadır. Sayfalar ilerledikçe Osmanlı toplumunun vakıf, sağlık ve tıp hikâyelerinin sürekli biçimde çakıştığı; bu kurumların iyi ve kötü günlerini birlikte ve birbirinden etkilenerek geçirdikleri görülecektir.
Kitapta öncelikle, mukayeseli bir bakışla, Orta Çağ ve sonrasında İslam ve Avrupa medeniyetlerindeki tıp eğitimi, sağlık hizmetleri ve hekimler üzerinde durulmuştur. Ardından bu iki medeniyetin tıp kültürünü sentezleyen Osmanlı'da, topluma ve bilime hizmet veren darüşşifalar ile tıp medreseleri tanıtılmıştır. Çalışmanın üçüncü kısmı, Osmanlı darüşşifaları ile tıp medreselerinin "beşeri sermaye" ve "sosyal sermaye" birikimine katkılarının ayrıntılı analizine ayrılmıştır. Son kısımda Tanzimatçıların modernist reformları sebebiyle vakıf sisteminde yaşanan kurumsal değişimin, sağlık hizmetleri ve tıp eğitimine yansıyan etkileri arşiv belgeleri eşliğinde ortaya konulmaktadır.