Mahmut Arslan'ın kaleme aldığı "Sığınak, Yıl 2688" edebiyatımızda nadir görülen bir fütüristik-polisiye kısa roman. Bu romanda Mahmut Arslan bizi 27.yüzyıla götürüyor. Kitap ilk defa 2018 yılında internet ortamında dijital olarak yayınlandıktan sonra 2020'nin son günlerinde kağıt baskı olarak da Doğu Kitabevi tarafından okuyucu ile buluşturuluyor.
Yazar 2018 yılında henüz dünyada Covid-19 salgını yokken ve uzaktan eğitim henüz çok az başvurulan bir yöntemken, engin bir öngörü ile 27. yüzyılda dünyada ve bugün Türkiye olan topraklarda orta ve yüksek öğretimin internet ortamında uzaktan yapılacağını, öğrencilerin sosyalleşme ihtiyaçlarının ise semtlerdeki sosyal kulüplerle sağlanacağını söylüyor. Çok daha ilginci ise yazar bu uzaktan eğitim sisteminin adının da EBA olacağını öngörüyor ve bu öngörüsü 688 yıl sonra değil kitabın dijital baskısından iki yıl sonra gerçekleşiyor.
Arslan bu romanında bizi küresel bir kast sistemine dönüşen bir liberal kapitalist dünyaya götürüyor. Halk bu sistemi kanıksamış ve sorgulamıyor. Dünyada ulus devletler tamamen ortadan kalkmış ve dünya küçük site devletlerine bölünmüş, onlar da küresel sermayenin tahakkümü altında yaşıyorlar. Bütün dünyada tek bir merkez bankası ve Elektron adında tek bir kripto para birimi var. Siteler bügün ki NATO benzeri birbirine gevşek bağlarla bağlı küresel savunma bloklarına bölünmüşler.
Evlilik, aile ve dini inançlar tanınmayacak kadar dönüşmüş. Tek tanrılı dinler ilk çağlardakine benzer çok tanrılı inançlara evrilmiş. Mars'ta koloniler kurulmuş. İnsanlar protein ihtiyaçlarını böceklerden karşılıyor.
Kitabın ana konusunu iki savunma bloğu arasında yıllarca süren bir savaş oluşturuyor. Ancak bu savaşta konvansiyonel silahların yerini uçan robot böceklerin insanlara enjekte ettiği ve psikoljik dengesizliklere yol açan ilaçlar ile manyetik ve siber saldırılar almış. Tüm bu savaşların ortasında Anadolu sitelerinin birinde sosyalist bir muhalefet hareketi gelişiyor. Liberal kapitalizme ve otoriter sosyalizme karşı özgürlükçü sosyalizmin insanlığın geleceğinde hala bir umut olarak kalacağına vurgu yapan Arslan'ın romanı bir yandan da 27.yüzyılda bir cinayetin çerçevesinde kurgulanmış sürükleyici bir fütüristik-polisiye. Sığınak Yıl 2866 kısa hacmine rağmen ufuk açıcı ve düşündürücü bir öze sahip.