Suyun seyri, gökten ve yerden, buluttan ve gözyaşından aktı geçti, sihirli cümlelere doldu taştı, bir romanda vücut buldu. Damlaya damlaya akan bir hikâye, yeri geldi çağladı.
Yalova Termal'in kaplıcalarının efsanesi, üç azizenin hayatlarını ve ruhlarını ortaya koyduğu mücadelesi, Derviş Bineva'nın tahta kılıcından güç bulan manevi fetihleri, bambaşka bir dünyaya açılan bir kapı sundu bu romanda.
Hristiyanlığın doğuş tarihi gizli bu efsanelerin arkasında. Anadolu'da dalga dalga yayılan İslamiyet'in fetihlerine kadar uzanan masalımsı bir tat gizli. Tarih nerede başladı, efsane nerede bitti, gerçeklerle rüyalar arasındaki ince çizgi nerede kayboldu, okurken bilemeyeceksiniz. Çünkü belki de efsaneler, tarih kadar gerçek, tarih kadar inandırıcıydı.