İlahi dinler, insanların ahiretini olduğu kadar dünyasını da imar etmeyi hedeflerler. Buna binanen koydukları hedeflere ulaşılmasını sağlayacak esasları, ilkeleri ve hükümleri de bildirmişlerdir. Bu prensiplerin en son halini içeren Kur'ân, insanların dünya ve ahiret huzuru için kendisine sımsıkı bağlanılmasını istemektedir.
İnsanlığa yol gösteren, hidâyetin apaçık bilgilerini ve doğruyu yanlıştan ayırmanın delillerini barındıran Kur'ân'ı anlama ve en doğru şekilde yaşama çabaları indirilişinden günümüze kadar süregelmektedir. Gerek Peygamberimiz (sav) döneminde ve gerekse Kur'ân'nın ilk muhatapları olan sahabe döneminde bu anlama ve yaşama çabalarının temelleri atılmış olsa da belli bir disiplinden ve bu disipline ait şekillenmiş esaslar bütününden söz edilemez. İlmi birikim sürecinde Kur'ân'ı anlama ve yorumlama çabaları zamanla belli usul ve ilkelerin oluşturulmasını sağlamış ve bu çalışmaların metodunu oluşturmuştur.
Pek çok karakteristik anlayışlara sahip olmakla birlikte temelde, Hz. Ali'nin üstünlüğü ve imâmeti ile hilafetin onun soyundan gelen imamlara ait olduğu düşünceleri ile öne çıkan Şîa ve daha özelde de Şîa'nın en büyük fırkası olan İmâmiyye'ye mensup âlimlerin de bu anlama ve yorumlama çabasında yerlerini aldıklarına şahit olmaktayız.
Bu çerçevede elinizdeki çalışmamızda, hicri 460 yılında vefat eden, yaşadığı dönemde ve sonrasında İmâmiyye içerisinde çok önemli bir otorite ve taklit mercii kabul edilen Ebû Cafer et-Tûsî'nin "et-Tibyan fî Tefsîri'l-Kur'ân" adlı tefsirinde Kur'ân İlimlerine bakışı incelenmiştir. Tûsî İmâmiyye'nin dört temel hadis kitabı "Kütüb-i Erbaa"dan ikisinin yazarı olan çok yönlü bir müfessirdir.