İrfani şiir, asırlardır bu toprağın sesi ve nefesi olmuştur. Bu ses ve bu nefes, sadece divan şairine, tekkedeki dervişe, mektepteki softaya, kalemdeki memura ve karargahtaki askere değil; aşıklara, halk bilgelerine, tarlasında çalışan çiftçiye, dükkanında demir döven sanatkara, pazarında malını satan tüccara yahut yoksulluğa ve sıkıntılara göğüs geren evdeki annelere de hayat vermiştir. Bu yüzdendir ki, asırlardır söylene gelen türkülerde, yakılan ağıtlarda, dost meclislerini süsleyen manilerde, bulmacalarda ve ninnilerde hep o şiirin izlerini görürüz. Bu kitap şiirden yola çıkarak irfana, irfandan yola çıkarak şiire varan uzun bir yolculuğun hikayesidir. Daha doğrusu, bu toprağın sesi ve nefesi olan şiirin peşinde yıllardır oradan oraya gezinen bir yolcunun tuttuğu notlardan ibarettir. Belki bir seyahat-nâme, belki bir rûz-nâme... Lakin her bir cümlesinde, şiirden, gelenekten ve irfandan esintiler olan notlar.