Şiiri toplumsal olandan uzaklaştrdıkları, anlamsız ve soyut bir noktaya getrdikleri ve apolitk bir söyleyişe yöneldikleri iddialarıyla sıklıkla eleştrilere maruz kalan İkinci Yeni şairleri, her ne kadar bireyselliği öncelemiş olsalar da şiirlerinin tamamıyla toplumsaldan uzak olduğu söylenemez. İçinde yaşadığı toplumla uzlaşamayan bireyin iç bunaltlarını yansıtrken toplumsala dokunmak zorunda kalan ve toplumsala başkaldıran İkinci Yeniciler, şiirlerinde bireyi özellikle "mekan aidiyet" ve "zorunluluk" üzerinden değerlendirirler. Bu bağlamda İkinci Yeni şiirinde, mekân belirleyici bir unsur olduğu gibi şiirlerin ana damarı da mekan insan ilişkisi yönünde atar.