Şiirsel Suskuİkinci Yeni şiirini şekillendiren modernizm problemlerinden biri de sessizliktir. Sessizliğin anlam kazanması ve çok yönlü olması onu imgeyle uyumlu kılar. Dilin sınırlarını zorlayan İkinci Yeni sanatçıları, sessizlik imgesini muhtelif karşılıklarıyla birlikte yansıtarak "üzerine konuşulamayan hakkında susmalı" felsefesini duygu yüküne sabitler. Söz susarak, sessizleşerek yahut beyaz boşluklara karışarak derinleşir, enginleşir. Anlatılması güç hisler için kelime yetersizliğinde imdada koşan sessizlik, şairlerin bilinçli/bilinçsiz temas ettiği bir olgudur. Modernizmin gelişimiyle hızla kan kaybetmeye başlayan sessizlik, günümüzde dahi eksikliğini sürdürerek ruhsal yaralanmalara da neden olmaktadır. Özellikle iletişim ve hissi dengesizlikleri salgılayan bu noksanlık, İkinci Yeni şiirinin temel meseleleri; yabancılaşma, izole yaşam, sıkıntı, yalnızlık, anlaşılamama gibi edinimleri doğurarak şiiri besler. Şiirin kuytu köşelere sakladıkları, duygularla harmanlanarak sezdirilmeye çalışılır. Sessizlik hızlanan yeni düzene, sitemkâr başkaldırı mahiyetinde şiire bırakılan bir durma, nefeslenme çağrısıdır. Zamana ve uzama hükmedemeyen modern bireyin, değişime duraksız eşlik etmesi şiir öznesinin değindiği rahatsızlıklar arasındadır. Sessizliğin sesini duyurma çabası ise şairlerin temel odak noktasıdır. Edip Cansever'in sözüyle "derin, sessiz iyi böylece..."