'Sine-roman' ve 'novelizasyon' (romanlaştırım) kavramları, edebiyatın en az bilinen ama en sorunlu alanlarının başında gelmektedir. Henüz ne tanımı, ne içeriği, ne de işlevleri konusunda tam bir uzlaşıma varılamamıştır. Uzun yıllar boyunca horlanan, küçümsenerek 'havaalanı' edebiyatı olarak görülen bu türler, son yıllarda yeniden gündeme taşınmış, bilhassa Avrupa'da, ciddi araştırmaların konusunu oluşturmaya başlamıştır.
'Sine-roman' bugün yeni bir tür olarak kabul görürken; 'novelizasyon', filmler başta olmak üzere, diziler ve bilgisayar oyunları gibi her türden görselin söze/romana dönüşmesinde kullanılan ve gittikçe genişleyen editoryal bir uygulama olarak dikkati çekmektedir.
Bu türleri önemli kılan özelliklerinin başında ekonomiyle olan güçlü bağları gelmektedir. Bir bakıma varlıklarını para babalarıyla olan bu ayrılmaz ilişkiye borçludurlar. Bu da türlerin varlığını şüpheli hale getirmekte, şiir, roman, tiyatro gibi 'yüce' türler arasında yer almalarının önünde engel oluşturmaktadır. Bu gelişmelerle birlikte, geçmişin büyük ve saygın yazarı da, bir tür yazın işçisine dönüşmüş, sonunda da yerini profesyonellere bırakmak zorunda kalmıştır. Öyle görünüyor ki, bu olgular, yakın bir gelecekte, sadece yazınsal özellikleriyle değil, ticari önemleriyle de daha çok konuşulmaya başlanacaktır.
Çalışmalarını daha çok sinema-edebiyat ilişkisi üzerine yoğunlaştıran Gögercin, bu kitabında, ülkemizde henüz yeterince tanınmayan bu türleri, sadece sinemayla değil, ekonomik güçlerle ilişkilerini de tarihsel boyutuyla birlikte ele alarak konuya yeni bakış açıları getirmekte, yeni melez/ara türler olarak tartışmaya açmaktadır.