Sonumuz nasıl gelecek?
Bir sabah kıyamete uyansaydık ne yapardık?
2. Dünya Savaşı'nın ardından yükselişe geçen ve zaman içinde bilimkurgunun alttürlerinden biri hâline gelen post-apokaliptik sineması, işte bu tekinsiz sorulara verilmiş yanıtlarla dolu. Post-apokaliptik filmler, yaşadığımız çağa ilişkin nedeni belirsiz kaygıları değil, çoğunlukla gerçekleşme olasılığı yüksek korkuları görselleştiriyor. Nükleer savaş, küresel ısınma, kozmik yıkım, uzaylı istilası, salgın, artan nüfus ya da kontrolden çıkan yapay zekâ… İnsanlığı tek lokmada yutabilecek bunca felaket kapıda beklerken, bir sabah bildiğimiz dünyanın toptan yok olma ihtimalini düşlemekten kendimizi alamıyoruz.
Post-Apokaliptik Amerikan sinemasına yoğunlaşan bu kitap, tam da bitmek bilmeyen bir Dehşet Dengesi'nde yaşamayı alışkanlık hâline getirmiş çağdaş toplumların henüz yazılmayan gelecek hikâyelerine akademik bir bakış atıyor ve çeşitli felaketlere göre kategorilendirilmiş filmler üzerinden kapsamlı bir analiz sunuyor.
Doç. Dr. Mikail Boz, mitlerden ideolojilere değin kıyamet fikrinin izini sürüyor ve geleceğe ilişkin bir "umut ilkesi"nin olasılığını inceliyor. Belki de bir yenilenme imkânı vardır, belki de geleceğin kıyametçi anlatılarına karşı alternatif bir tarih inşa etmek mümkündür…
Nitelikli ve alanında önemli boşluğu dolduran akademik çalışmaların birliği üzerinden inşa olan Akademia dizimizin bu ilk kitabı ile araştırmacılara olduğu kadar konuyla ilgili tüm okuyuculara sesleniyoruz; Türk akademi yazınında yeni açılımları hedefliyoruz.
Sizlere iyi okumalar diliyoruz.