2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı sonrasında Avrupa Birliği'ne (AB) yönelik düzensiz (yasadışı) göçlerde artış gözlemlenmiştir. Gerçekleşen yoğun düzensiz göçler bağlamında AB ana organlarının belirlediği politikalar ve uygulamalar, üye devletlerin yaklaşımlarıyla karşılaştırıldığında ise uyumsuzluklar gözlemlenmektedir. Bu bağlamda söz konusu uyumsuzluklara temel oluşturan sınır güvenliği konuları açısından ortaya çıkan sorunlar hiç şüphesiz "güvensiz" bir ortamın oluşmasına sebebiyet vermektedir. Yaşanan insanlık dışı trajediler ve kaynak ile transit devletlerle olan problemler ise AB'nin düzensiz göç ve sınır güvenliği ekseninde yeni alternatifler oluşturulması gerektiğine işaret etmektedir. Bu doğrultuda çalışmada, AB organları ile ajanslarına ait olan müktesebat, zirveler ile programlarda alınan stratejik kararlar ve yıllık yayınlanan raporlar değerlendirilmiştir. Ayrıca AB kamuoyu tarafından tanımlanan "Avrupa kimliği" inşa süreciyle birlikte ortaya çıkan "kimlik" temelli tartışmaların 2011 Suriye İç Savaşı sonrası etki düzeyinin belirlenmesi de hedeflenmiştir. Çalışmanın temel hipotezi ise yaşanan düzensiz göçler kapsamında sınır güvenliği açısından milliyetçilik ve İslam karşıtı yaklaşımların önümüzdeki bir kaç on yıl içerisinde Avrupa kimliği ile İslamofobi ekseninde yükselişe geçeceğidir.