"Kutsal kitap yok, tapınak yok. Ağaçlar, dağlar, taşlar, nehirler kılavuzundur."
Dünyanın en eski inançlarından olan ve günümüz Japonya'sında halen hüküm süren Şinto geleneğinin kalbi doğadır. Onlara göre esen rüzgârı hissetmek için durmak, sabah kahvesinden önce güneşi selamlamak, bir yaprağın düşmesini beklemek günlük rutinin bir parçasıdır. Şintoizm bir inanç sisteminden çok daha fazlasını barındıran bir yaşam felsefesidir.
Bir güle yakından bakıp da Tanrı'yı görmemek mümkün mü? Ya da denizin altındaki yaşamda onu bulmamak? Rüzgâr esecek ki doğa birbirine karışacak, toprak ana bize cömert davranacak. Biliyoruz, hissediyoruz, yerküre kıymetli bir yer. Ama ne kadar? Şinto'ya göre tapılacak kadar. Ya size göre?