Hiç, hayatın boyunca bir şeylerden kaçtığın hissini duyumsadığın oldu mu?
Ya da..
Hep bir şeyleri kovalarken ve hep bir şeylerin veya birilerinin peşinde koşarken, neden sürekli bir kovalamacada olduğunu ve gerçekte neyin peşinde olduğunu düşündüğün bir anda buldun mu kendini?
Ne tuhaf değil mi?
Hayatımızı çoğunlukla, ya hep bir şeylerden kaçarak ya da hep bir şeyleri kovalayarak tüketir dururuz.. Oysa tam olarak neyin peşinde olduğumuzu veya neyden kaçtığımızı bile bilmeden sürüp gider bu koşturmaca..
Ben sana, insan hep "kendinden" kaçar ve aslında kovaladığı şeyin, "kendisinde" olduğunu bilmeksizin sürekli bir şeylerin peşinde koşar desem.. Ne dersin?
Biliyorum.. Şimdi muhtemelen "bu da ne demek oluyor?" diye geçiriyorsundur içinden.. Hakkın var elbet..
Bunu öğrenmeye hakkın var.. Bilmeye hakkın var.. Ve bilerek var olmaya, daha yüksek bilinçte doğmaya hakkın var..
Bu kitap, sana bunu vadetmiyor elbette! Bu kitabın hiçbir taahhüdü yok! Sadece sana, senin yaşam yolculuğunda kısa süreliğine eşlik edip, olabildiğince ve yapabildiği kadar "yoluna ışık tutmaya" ve bir ayna misali, sana "sende olanı" göstermeye niyetli bir kitap bu.. Belki nokta atışı olmayabilir ve öyle de bir misyonu yok ama kesinlikle sana "seninle ilgili" çok şey katacaktır, izin verirsen..
Yeni ve daha yüksek bir bilince evrilmene katkı sağlayacak ve zaten sonrası kendiliğinden gelecek.. Bu kitap sadece bir rehber, geçici bir rehber ve bir o kadar da samimi ve bilgi ve deneyimlerle yoğurulmuş bir rehber..
Hazır mısın yeniden okumaya her şeyi?