Kıldan ince çok inceyim, Günahla neşelenene, Kılıç gibi keskinceyim, İsyanla ömür sürene... İnsanların heyecanı yüzlerinden, bakışlarından, duruşlarından okunuyor. Ne olacak hâlimiz? Nasıl geçeceğiz, bu kıldan ince kılıçtan keskince köprüyü, diye benim üzerimden geçmeyi düşünüyorlar. Haksız da değiller hani. Üzerimden ayakları kaydığında, ağzını açıp beklemekte olan hararetli ateşin tam içine düşecekler. Ölüm kurtuluştur, bende yanmaya göre. Ben, sizin de tahmin ettiğiniz gibi Sırat Köprüsüyüm. Kimine göre kıldan ince kılıçtan keskinim. Daraltırım tüm benliğini, çekerim ateşin dehşet saçan gözlerine. Allah'a imansızlığı bir yaşam tarzı olarak benimseyenler, şimdi korku dolu bir bekleyişin içindeler. Hayatı haram-helal demeden genişletenlere daraldıkça daralmaktayım. Ve öyle dehşetli engelleyicilerim vardır ki, sizi nereden nasıl ateşe çekeceğini bilemezsiniz. Bazen demir bir çengel ansızın saldırır, Sırattaki ayaklarınızdan çekiverir. Bazen koca bir diken saplanır bedenlerinize. Bazen ateş topları isabet eder başlarınıza ve yuvarlayıverir cehennemin en dibine. Sırat Köprüsünde umut, Allah sevgisiyle Sıratı şimşek hızıyla geçmektir. Allah'ın affına mazhar olan gönül erleri, Sıratın üstünden geçerken cehennem seslenir: "Çabuk geçin nurunuz ateşimi söndürmekte." Elinizdeki bu kitap; metafizik bir kurgu roman olarak alanında ilk telif kitap olma özelliğine sahip "Kabirde İlk Gece"nin devamı niteliğinde, Sırat Köprüsünden geçiş için tefekküre, nefsi tezkiyeye ve muhabbetullaha vesile olacak özelliktedir.