O, her makamda ve mertebede ayrı bir yüz, her yüzde ayrı bir güzellik, her güzellikte ayrı bir aşk, her aşkta ayrı bir gamze, her gamzede ayrı bir eda, her edada ayrı bir işve, her işvede ayrı bir naz ve her yerde ayrı bir başlangıç gösterir. Bu nedenle divane ve perişan aşık, türlü hâllere ve sevdalara uğrar. Gah kabz, gah celal ve gah bast mazharı olarak, zevk, şevk, safa ve cemal üzre naz ve niyazla sıfatlanmış olur. Böyle olunca, arif niçin kendisini belirli bir itikadla ve halle kayıtlasın?