Albaniya olarak adlandırılan Aras nehrinin kuzeyindeki araziler İslâm öncesinde genellikle Sasani İmparatorluğu'na bağlı idi. Ayrıca, bölge kuzeyden Hazarların düzenledikleri akınlara ve Bizans İmparatorluğu'nun zaman zaman saldırılarına maruz kalması hasebiyle bu iki devletle de sıkı bir ilişki vardı. Özellikle söz konusu bu üç büyük devletin sınırlarının kesiştiği bölgede yerleşmesi dolayısıyla sık sık el değiştirmiştir. Doğuşundan kısa bir süre sonra hızla dünyanın dört bir tarafına yayılan İslâmiyet aynı zamanda Güney Kafkasya'da berkarâr olmuş, buradaki Arrân ve Şirvân bölgeleri Dârü'l-Islâm'ın bir parçasına çevrilmiştir. Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde fethedilen Arrân ve Şirvân bölgelerindeki bazı şehirler kısa bir süre sonra İslâm dünyasının önemli kültür ve ilim merkezlerine çevrilmiş, bu ilim merkezlerinden değişik ilim alanlarında tanınan birçok ilim adamı, özellikle muhaddisler yetişmişlerdir. Ayrıca, aslen bu bölgelerden olan birçok âlim, Bağdat, Şam, Mısır, Neysabur ve İsfehan gibi İslâm dünyasının önemli merkezlerinde ilmî faaliyetlerine devam etmişlerdir.