Yaşadığım ilk ev geniş ve güzel bir çiftlikti. İçinde berrak ve durgun sular olan bir göl vardı. Ağaçların dalları suların üstüne eğilmişlerdi. Gölün durgunlaştığı kısımlarda nilüfer çiçeklerinden bir tarla meydana gelmişti. Benim bulunduğum yerin bir tarafından sürülmüş bir tarla, diğer tarafında geniş bir bahçe içinde sahibimin oturduğu ev vardı. Küçükken ot yiyemediğim için annemin sütüyle karnımı doyuruyordum. Gündüzleri annemin yanında koşuyor, geceleri de ona sokulup yatıyordum. Hava sıcak olduğu zamanlar ağaçların gölgelendirdiği göl kıyısına iniyorduk. Hava soğuduğu zaman da ağaçların yakınında sıcak bir ahırımızı vardı. Ben büyüyünce annem gündüzleri işe gitmeye başladı Ancak geceleri geri dönüyordu. Sahibimiz anneme çok önem veriyordu. Anemmin adı Düşes'di. Fakat sahibimiz genellikle annemi, "Yavrum" diye çağırıyordu.