Şizofreni, dünya çapında milyonlarca kişiyi etkileyen, halüsinasyonlar, sanrılar, düzensiz düşünme ve duygusal geri çekilme gibi bir dizi semptomla karakterize, zayıflatıcı bir psikiyatrik bozukluktur. Bununla birlikte, şizofreni ile ilişkili en derin ve kalıcı eksikliklerden biri bilişsel bozukluktur. Bilişsel eksiklikler, şizofreni hastalarının günlük işleyişini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyerek rutin görevleri yerine getirme, işlerini sürdürme ve anlamlı ilişkiler kurma yeteneklerini engeller. Yıllar geçtikçe, araştırmacılar ve klinisyenler, şizofreni tedavisinin çok önemli bir bileşeni olarak bilişsel bozukluğu ele almanın önemini kabul etmişlerdir (Pilling ve arkadaşları, 2002). Şizofreni hastalarında bilişsel işleyişi iyileştirmeyi amaçlayan müdahalelerin geliştirilmesi ve uygulanması büyük ilgi görmüştür. Bu müdahaleler arasında Bilişsel
Davranışçı Terapi, bu popülasyonda bilişsel eksiklikleri gidermek ve işlevsel iyileşmeyi desteklemek için umut verici bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır.