Tarihin her döneminde "Ordu" tabiri silahlı ve düzenli gücü temsil etmektedir. Orduların strateji ve taktikleri, içinde bulundukları çağın şartları, silah, malzeme ve donanımdaki ilerlemeler doğrultusunda değişmiş ve gelişmiştir. İstiklal Savaşı'nı takiben kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti, geçmişte yaşanan ızdıraplı süreçlerden dersini almış olarak, milletin felaketler yaşamaması için güçlü bir ülke olabilme yolunda ordusuna büyük önem vermiştir. Hedeflediği Türkiye Cumhuriyeti ülküsü için ordunun güçlü olması gerektiğini iyi bilen Mustafa Kemal Paşa, ordusunu sürekli hazır tutmak istemiştir. Mustafa Kemal Paşa, hedefini gerçekleştirmek amacıyla 1921 yılından itibaren Genelkurmay Başkanı sıfatıyla her zaman yanında yer alan Mareşal Fevzi Çakmak başta olmak üzere İstiklal Savaşı'na katılarak zaferler kazanmış paşaların ve komutanların deneyimlerinden faydalanmıştır. Cumhuriyet döneminin başlarında iç tehdit algısı doğrultusunda ordu, mevcut rejime yönelik tehditler ile uğraşmıştır. Bu görevlerin yanı sıra kışlalar okul gibi kullanılarak köylerde yaşayan gençlere dönemin ihtiyaçları değerlendirilerek eğitim verilmiştir.