1 Mart. 2010 tarihi, benim için bir Milât oldu. Çünkü bu tarihte Yüksek Denizcilik Okulu'nda, Rahmeti hocam Lütfullah Güneralp'in (Mk'35) ve okul müdürümüz, MEB'nın bir Talim Terbiye Üyesi olan M. Nurettin Boyman'ın desteğiyle, Güverte sınıflarında "Gemi makineleri temel bilgisi" derslerini okutmaya başlamıştım. O günden bugüne 50 yıldan fazla bir süre geçti. Yarım asırlık bu uzun süre içinde kâh yardımcı öğretmen, kâh öğretmen ve kâh öğretim görevlisi kadrolarıyla, kendi okulumda, Deniz Harp Okulu, Teknik Okulun (Bugünkü Yıldız Teknik Üniversitesi) bir fakültesi olan Vatan Mühendislik Fakültesi, Kocaeli mühendislik Akademisi, Ayazağa Kimya Mühendisliği Yüksek Okulu, Cağaloğlu Mühendislik Yüksek Okulu vb.i eğitim ve öğretim kurumlarında 15'den fazla mühendislik dersi okuttum. Denizciliğin kendine özgü, önemli bir konu oluşu nedeniyle, üniversitelerimizde yazılan, basılan ve dili ve içerikleri çok farklı olan kitaplar yerine, okuttuğum derslerle ilgili ve denizciliğe yönelik kitaplar hazırlamaya çalıştım. Bu arada türlü evrelerden de geçtim, bunun hep farkında oldum. Kitap yazımının başlangıcında, M. Lütfullah Güneralp, M. Faruk Altunbay ve Prof. Dr. M. Necdet Eraslan dışında, Ülkemiz yazarlarının kitapları yerine, türlü yabancı yazarlar tarafından kaleme alınan ve dili İngilizce olan, denize yönelik kitaplardan yararlandım. Dolayısıyla öğretmenliğimin ilk yıllarında yazdığım kitaplar daha çok "Derleme" niteliğindeydi. Sonraları, doğal gelişme olsa gerek, kendi üslubum ve yazı tarzıma uygun olan kitaplar yazmaya başladım. Bu kitapların tümü, iki tanesi istisna edilirse, denizcilik mesleğine ilişkin kitaplardı. İstisnayı oluşturan kitaplarımdan biri Akademi Denicilik tarafından yayınlanan "Gemi elektriği" ve diğeri ise Birsen Yayınevinin gerçekleştirdiği "Gemi elektroteknolojisi" oldu. Sözü edilen kitaplarım başka bir bilim dalını ilgilendiren kitaplardır. Ancak, denizcilerimizin bir gemi makineleri işletme mühendisi tarafından yazılan bu tür kitaplara olan gereksinimleri, yeni kitaplar hazırlamam konusunda bana hep cesaret verdi.
Ticaret gemilerinde, çoğu zaman "Soğutucu" yerine, İngilizce kökenli "Cooler" sözcüğü "Kuler" şeklinde kullanılır. Oysa, kitabımıza konu olan sistemlerde kullanılan ve soğutmayı oluşturan maddeler de birer soğutucudur. Özellikle, bu iki sözcük aynı cümlede kullanıldıkları zaman bir sorun oluşmaktadır. Günümüzde çeşitli yazarlar, soğutmayı sağlayan kimyasal maddeler için "Soğutgan", "Soğutkan", "Soğutmaç" ve "Soğutan" sözcüklerini kullanmaktadırlar. Türk Dil Kurumunun büyük sözlüğünde bulunan ve soğutma özelliği olan, sıcaklığı azaltan anlamlarındaki "Soğutkan" sözcüğünü diğerlerine tercih ettim. Bu arada "Soğutucu madde" sözcüğünü de yaygın bir şekilde kullandım...