Bir sokakta, caddede yürürken hiç duymadan yanından geçiverdiğimiz ya da durup uzun uzun dinlediğimiz bir müzik sokak müzisyeninin yaptığı: Enstrümantal, bağıra çağıra, halaylı, hüzünlü, gitarlı, santurlu, trompetli, sazlı, kemanlı, darbukalı... Sedat Anar, Sokağın Sesleri'nde sokak müzisyenliğinin Osmanlı'daki yerini kısaca ele aldıktan sonra 1990'lı yıllardan itibaren sokak müzisyenliği yapmış ve halen yapmakta olan isimlerin hikâyelerine aracılık ediyor, sokak müzisyenliğinin gerçeğini sergiliyor. Belediyelerin çıkardığı engeller, zabıtalar, polisler...
Sokak müzisyenlerinin çalmaya başlamasıyla canlanan, hayat bulan sokaklar... Dinleyicilerle yaşanan gergin anlar... Müziğin büyüsüne kapılan bir çocuğun yanağa kondurduğu bir öpücük... Tam teçhizatlı konserlerle sokağın yalınlığı arasındaki farklar... Sokaklardan albüm çalışmalarına uzanan yollar... Sokakta olmanın verdiği özgürlüğün yaratıcılığa katkıları... Kadın sokak müzisyeni olmanın zorlukları...
Avrupa'da sokak müziği... Kendisi de bir sokak müzisyeni olan Anar'ın "Bizon" Murat'la, Özgür Yalçın'la, Murat Süngü'yle, Mübin Dünen'le, Tuncay Korkmaz'la, Ozan Özdemir'le, Delil Öncü'yle, Muttalip Kaynak'la, Orçun Atilla'yla, Duygu Demir'le, Burcu Uzunhasanoğlu ve Özge Unkap'la, Dilan Balkay'la, Azade Simge'yle, Aslı Büyükköksal'la, Benjamin Stein'la, Zakaria Haffar'la yaptığı söyleşiler müziğin en saf hallerinden birini yapan sokak müzisyenlerinin dünyasını daha yakından tanımak için eşsiz bir kaynak niteliğinde.