Toplumsal değişim süreci, 19. yüzyıldan itibaren Türk kadınının yaşantısı üzerinde etkili olmaya başlar. Kadınlarımız, Tanzimat sonrasında görece özgürlük kazanmakla birlikte, erkek egemen toplum içinde var olma konusunda çok ciddi bir baskıya maruz kalmaya devam ederler. Bu dönemden itibaren, kadının toplum içinde var olma mücadelesi, Türk aydınının da yakından takip ettiği ve üzerinde çokça tartıştığı bir mesele hâline gelir; edebi eserlerde "kadın ve aile" meselesi, yazarların dikkatle üzerinde durdukları konulardan biri olur. Kadına dair bütün bu gelişmeler edebiyata yalnız konu olmakla kalmaz, kadınlar da Tanzimat yıllarından itibaren edebiyatta fiilen varlık göstermeye başlarlar.
Modern anlamda ilk kadın yazarlarımızdan biri de Gülsüm Niyazi'dir. 1925 yılında Orhaniye Matbaası'nda basılan Son Basamak adlı hikâye kitabı; Gülsüm Niyazi'nin, onlarca yıldır unutulduğu anlaşılan, ancak yıllar sonra yeniden hatırlanmayı hak eden bir kadın yazar olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Son Basamak, yeni Türk kadınının muhtelif toplumsal problemlerini, yazarının kadın duyarlılığıyla edebiyata taşıyor…