Yerin metrelerce altındaydık herkes panik içinde kaçıp kurtulmaya çalışıyordu. Ayaklarımızın altında onlarca ceset vardı. Hepsi tanıdığımız, şakalaştığımız, beraber yemek yiyip selamlaştığımız kişilerdi. Bir arkadaş sol omzuma çarpıp yere düştü. Yürüyemez hale gelince sürünmeye başladı. Her şey yanıyordu. Nereye baksan, elini nereye atsan ya bir cesetle ya da inleyen sürünen birine değiyordu. Her yeri kirli, simsiyah bir duman kaplamıştı. Nefes alamaz olmuştuk.