"...Romanın dili zaten hepten edepsiz mi edepsiz ama taptaze, fıkır fıkır ve balyoz gibiydi: Okuyanı çarpıyor, daha önce hiç duymadığı argo sözcükleri bile sanki anaokulda bayrak töreninde şiir okurken ezberlenmişçesine anlaşılır kılıyor, satırları arasında gezintiye çıkanları mükafatlandırmak için bedavadan yeni bir dili öğrenmenin mutluluğunu da tattırıyordu… Hem de Meles Çayı tadında bir mutluluk! Yani tam mideyi altüst edip çalkalarken bir anda kahkahalara boğan cinsten…"
Yiğit Bener