Yüzümüze vuran yaz güneşiyle birlikte deniz kenarındaki şezlongda uzanırken eliyle etrafı işaret ederek sordu bana: "Bütün bunlar ne için var?"
Gözümdeki güneş gözlüğünü hafifçe aşağıya indirdim ve başımı ona doğru çevirdim. "Anlamadım."
İşte böyle başlayan bir sohbet insanlara ve hayata dair bakış açımı değiştirdi benim. Seçilmiş yalnızlığım beni her geçen gün dipsiz bir kuyunun içerisinde boğmaya devam ederken sadece birkaç saat içerisinde birisiyle arkadaş olabilmeyi başarabilmiştim. Aynaya bakar gibi bakıyordum ona. Onun da arkadaşı yoktu ve o da en az benim kadar mutluydu bu durumdan. O bana sessizce benim kim olduğumu anlatmaya çalışırken kendisini tanıttığını hissedebiliyordum.
Gecenin bir yarısı denizin kenarında elinde içkisiyle espri karışımı felsefi konuşmaları kalbimi daha da ısıtıyordu ona. Kendisine güvendiğimi anlamış olacak ki bana hayatımın geri kalanında eskisi gibi yaşayamayacağım bir teklif sundu. Bu öyle bir teklifti ki beni tanıdığım herkesten uzaklaştırmaya yetti.
"Sence gerçekten bir daha görüşebilecek miyiz?"
"Yaşayıp göreceğiz."