Bu kitapta damlattığım her mürekkep adına kiminiz bana devrimci, kiminiz ülkücü, kiminiz Kürtçü, kiminiz falancı diyeceksiniz. Hayır güzel kardeşlerim, ben bu aziz milletin vekiliyim. Diğer vekillerden tek farkım var, o da mazbatamın YSK tarafından verilmemesidir. Benim mazbatamı milletim, halkım, vatandaşlarım ve emekçi büyüklerim verdi, mazlumlar teslim etti, köle gibi yasamak istemeyenler ama illede susturulan, darp edilen, kovulan, kafasına vurulan ve konuşturulmayan yurtseverler takdim etti. Ben buyum güzel ve değerli büyüklerim. Vicdanımın sesi, merhametimin dengbeji, sol elimin mürekkep kokan kalemi, sağ elimin işaret parmağının havaya kalkan şehadetiyim.
Ben bir toplumun yansıması, bir halkın kardeş türküsü, bir milletin kısa metraj filmiyim. Yani ben bir ülkeden öte, Türkiye'nin gölgesiyim. Burada yaşayan dini, dili, ırkı ve kimliği fark etmeksizin tarih boyunca kan ve gözyaşına, aç ve susuzluğa mahkûm edilmiş ve bunları kirlenmiş sayfalarına yazmış bir halkın temsilcisiyim. Adım Devrim, soyadım ise Aktürk'tür. Ben insanım, ben susmayacak olan bir toplumun geçmişi ve geleceğe yön vermek isteyen aziz milletimin bir neferiyim. Ancak diğerlerinden tek bir farkım var, silâhımın kalem olmasıdır. Şiirlerimde de dedim ya, 'Kimi zaman bir yazı, çoğu zaman atom bombasından dahi tesirlidir.' diye.
Ey okur Arkadaşlarım, belki su dizelerim burada bitmiştir.
Ancak hikayem devam edecektir.
Sevgili Dostlarım, dilerim ki her biriniz edebiyatla kalasınız...