Sosyal bilgiler öğretiminin yaklaşık bir asırlık tarihi bulunmaktadır. Tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgisi dersleri varken onların yerine böyle bir derse ihtiyaç duyulması, 20. yüzyılın başlarında Batı'da ortaya çıkan yeni sorunlarla başa çıkabilecek vatandaş yetiştirme zaruretinden kaynaklanmıştır. İlerlemeci felsefenin önermelerini benimseyen sosyal bilgiler dersi, okulların birer demokratik toplum modeli hâline gelmesini amaçlamıştır. Fakat bu ideale bugün bile ulaşılmış değildir.
Türkiye, sosyal bilgiler dersleriyle 1968 yılında tanışmıştır. Emekleme aşamasında bir sanayi, köyden kente göç, çarpık kentleşme, askerî müdahale ve muhtıralarla güdümlü bir demokrasi, terörize olmuş eğitim ve bilim kurumları gibi sorunların çözülmesine bu dersin katkıda bulunması beklenmiştir. Bu dersin çözülmesine katkıda bulunması beklenen sorunlardan bazıları olmuştur. O günden beri bu konulardan bazıları sorun olmaktan çıkmış, bunların yerini yenileri almıştır. Bilişim Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıllardaki vatandaşlık anlayışını kökünden değiştirmiştir. Hak ve görevlere odaklı vatandaşlık anlayışının yerini vatandaşlık yeterliliklerine odaklı yeni türler (finansal, dijital, bilimsel vd.) almıştır. Sosyal bilgiler son yıllarda dünyadaki gelişmeleri izleyerek olumlu gelişmeler kaydetmiştir. Bunlardan en önemlisi sosyal bilgilerin bir bilim dalı hâline gelmesi, ilgili alan yazının zenginleşmesidir.
Bu kitap, zenginleşen alan yazından da faydalanarak sosyal bilgiler öğretimi alanına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Alanın uzmanlarına, öğretmenlere, öğretmen adaylarına ve genel okuyuculara katkıda bulunması dileğiyle…