Türkiye'de nüfusun ve yerleşim birimlerinin yüzde doksanından fazlası deprem bölgelerinde yaşarken, sosyal boyutlarıyla depremleri konu edinen çalışmalar çok sınırlı kalıyor. Çok tehlike, çok risk fakat sınırlı araştırma denklemi, depremlerle baş edebilme kapasitemiz bakımından henüz yolun başında olduğumuzu yüzümüze vuruyor. Depremlerle ilgili çok bilin(mey)enli bir denklem var önümüzde: Deprem bölgesinde bulunuyoruz/bulunacagız + periyodik sayılabilecek aralıklarla deprem yaşadık/yaşayacagız + yaşadığımız/yaşayacağımız depremlerde mal ve can kayıplarıyla karşılaştık/karşılaşacağız = fakat depremlere dayanıklı şehirler, toplumlar ve bireyler inşa edemedik. Bu denklemin çözümünde bilimsel çalışmalar önemli bir yer tutmaktadır kuşkusuz.
Çünkü deprem çalışmaları bir taraftan sorun alanlarını ortaya koyarken diğer taraftan ise dayanıklı ülke, dayanıklı şehir, dayanıklı toplum ve dayanıklı birey nasıl oluşur sorusuna da yanıt olabilecek bilgiler üretmektedir. Van Depremlerini konu edinen bu çalışmanın amacı dayanıklı toplumun inşasına mütevazi bir katkı sunmaktır.