Gelecekte eğitimin nasıl olması gerektiği tartışmalarında yapay zekanın gelişimine bağlı olarak giderek daha az emek tasarruf edilen ve daha fazla teknolojinin üretim sürecinde yer alacağı çalışma ortamlarının oluşacağına vurgu yapılmaktadır. Gelecekte her ne kadar öğrencilerin mekanik niteliklerini ileri düzeyde geliştirsek bile, yapay zekaya dayalı makineler üretim sürecinde insandan daha çok katkı sağlayacaklardır.
Modernitenin dünyanın bütün farklılıklarını yok ettiği ve giderek dünyanın her tarafında insanların aynı menülerden beslendiği, aynı kıyafetleri giydiği, aynı müzikleri dinlediği hasılı kültürel çeşitliliklerin yok edildiği bir ortamda kendimizi, kim olduğumuzu ve kendimize has özelliklerimizi bilmek giderek daha fazla önem arz etmektedir.
Bu anlamda bizim yetiştirmemiz gereken öğrencilerin kendi değerlerini bilen ve ait olduğu medeniyet havzasının özelliklerine vâkıf bir bilinç düzeyine kavuşması da en çok arzu edilen, olmazsa olmaz bir şarttır. Gelişmekte olan bir ülkenin gençlerinin Batı bilim ve kültürü karşısında hiçbir komplekse kapılmadan, dünyayı tanıyan ve kendi kültür ve medeniyetini bilerek özgüveni yüksek bir şekilde yetiştirilmesi bu ülkenin geleceği için büyük önem arz etmektedir.
Elbette üniversitenin çok farklı bölümlerinde öğretim gören öğrencilerimiz evrensel ve genel geçer bilginin kendilerine sunduğu imkan çerçevesinde geleceğe hazırlanmalıdırlar. Ancak öte yandan Hz. Mevlana'nın metaforundan mülhem, sabit olan ayaklarının da sağlam basacağı bir zeminin inşa edilmesi gerekiyor.
Bu çerçevede öğrencilerimizin ait olduğu ülkenin/coğrafyanın kültürünü, değerlerini, tarihini, ortaya koyduğu medeniyeti derin bir kavrayışla bilmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle Sasgem Konferanslarına bilgi felsefesinden edebiyata, medeniyet araştırmalarından psikoloji ve sosyolojiye kadar oldukça geniş bir konu yelpazesinde seçkin akademisyenler ve yazarlar davet edilmiştir.