Sosyal demokrasi kan kaybetmeye devam ediyor. Milliyetçi akımlar palazlanıyor, popülizm dünyanın dört bir yanında güçlenerek solun hareket alanını kısıtlıyor. Genişleyen piyasalar ile sosyal politikalar arasındaki sürtüşme ve gerilim arttıkça, bir zamanlar solun aşırı uçlarına alternatif olarak sunulan, piyasayla iyi geçineceği düşünülen sosyal demokrasi Avrupa'da bile giderek büyüyen bir hayal kırıklığına dönüşüyor.
Peki, bu durumu tersine çevirmek mümkün mü? Mümkünse nasıl bir yol izlemek gerekiyor? Değişen bir dünyada sosyal demokrasiye yer var mı? Günün sorunlarında ve kendi iç çekişmelerinde boğulmayan, geleceği de vizyonuna dâhil eden bir siyaset anlayışı nasıl yerleştirilebilir?
Çağımızın en önemli sosyologlarından Anthony Giddens, siyasetçi yanını gözler önüne serdiği bu çalışmasında, sosyal bilimlerdeki engin bilgisini de kullanarak bu sorulara sağduyulu ve olumlu bir yanıt veriyor. Parlak ve keskin çözümleme becerisiyle iklim değişikliği meselesinden yeni kitlesel göçler olgusuna, çokkültürcülükten devletin piyasalar karşısındaki tutumuna uzanan geniş bir yelpazede birçok meseleyi ele alıyor. Çağımızın karmaşık ve çetrefil sorunlarını gözeten, toplumsal hareketleri hesaba katan, gelecek bilinciyle hareket eden ortayolcu, "gelecekle sözleşme" adını verdiği adil bir sosyal demokrasi programının taslağını sunuyor.