Sözün kanatları olduğuna, bilimin saptayabildiği hızdan daha çılgın bir hızla yol alabildiğine, soluk aldığına yani canı eti kemiği tini olduğuna inananlardanım.
Ezop'un hem dosta hem düşmana "DİL" ikram ederken; dostsa 'barışı sevgiyi dostluğu birlik ve beraberliği, düşmansa 'savaşı, kini, kan'ı kusarak kışkırtıcılığa soyunacağını' çağlar önceden haber vermesi rastlantı değil elbet.
Ezilenlerin, sömürülenlerin, yok sayılanların ah'ı gök kubbeyi inletirken susan ve saklanan dil yani söz ve sözcükler mazlum ve madunun özgürlüğüne bayrak olamıyorsa paçavrayla eş değerde, yok hükmündedir.
"Size özgürlükten önce ekmek gerek!"diyen Batılı gazeteciye Afrikalı kadının "Konuşma özgürlüğüm olmazsa, ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyeceğim!" yanıtı sözün, özgürce haykırılan her cümlenin, tokluk ve yaşam kadar değerli olduğunu da imler.
Sudanlı Bambara Kabilesi "İnsanın kuyruğu da yoktur, yelesi de… Neresinden tutarsın onu? Ağzından çıkan sözden..."derken, insanı erdem tartısında tartanın dil, yani söz, yani konuştukları olduğunu, kökünü, soyunu, ederini yani varlığındaki kaliteyi mühürleyenin de o olduğunu anlatır.
Bu kitaptaki yazılar "Aynalar türlü türlüdür; yüzünü görmek isteyen CAM'a, özünü görmek isteyen CAN'a bakar." diyen Hacı Bektaşi Veli'nin ölümsüz yönlendirmesiyle CAN'a bakmayı erek edinenlerin sesi, sözü ve umuduyla yazılmıştır.
Bilsen BAŞARAN - 20 Temmuz 2021 / İZMİR