Bu kitap sadece akademik çalışma içinde olup da bu konu ve terimlere aşina olanlar için değildir. Bu kitap, insan iletişimi ve bunun üzerine yapılan çalışmalardan bahsetmektedir. İçeriğinin, akademik kitle yanında geniş bir okur kitlesinin de ilgisini çekeceğini düşünüyorum çünkü kitabın herkesle paylaşacağı bir şeyleri var; sonuçta dilbilim de çeviribilim de özünde insan iletişim ve etkileşimini konu almaktadırlar kendilerine. Potansiyel okurdan ricam, kitap sayfalarını çevirirken rastlanılan terimlere takılmadan içeriğini görebilmeleridir. İçinde yaşamakta olduğumuz iletişim ve etkileşim dünyası ile ilgili kavramları tanımak, yaşantılarımız hakkında farkındalık geliştirmek ve yaşarken bunları uygulamaya koymak, konuşurken bir şeyleri fark edebilmek, diğerinden ayırt edebilmek, bir fikir geliştirebilmek ve değerlendirme yapabilmek ne hoş, ne tatmin edici duygular verir insana.
Ben bu kitabı yazarken dilbilim ve çeviribilim ve uygulamaları gibi aslında çok geniş, çok katmanlı ve çok renkli bir alana kapı aralığından bakıyormuşum gibi hissettim hep. Açtığım her bölüm başlığı bana yazacak daha ne kadar çok şeyin olduğunu hatırlattı, yeni başlıkları tetikledi, bana ivme kazandırdı ve kendimi sınırlandırma sancıları yaşattı.
Kısaca belirtmek gerekirse bu kitap, söylem çözümlemesinin gelişim sürecini, dilbiliminde sözlüksel çalışmalar gibi küçük ölçekli çalışmalardan eleştirel söylem çözümlemesi gibi büyük ölçekli çalışmalara doğru yol alınan uzun ve içerikli bir süreçte ne gibi kavramlar üretildiğini, bu kavramların yaşamımızı nasıl betimlediğini, insan bakış açısının dünyadaki gelişmelerle birlikte kapsam kazanmasıyla ulaşılan yeni durakların ve yeni kavramların zihnimizde yarattığı yeni örüntüleri, yeni çalışma alanlarını mümkün oldukça sözlü ve yazılı çeviri yaşantılarından ve çeviribilim çalışmalarından örnekleyerek ve bağdaşım kurarak anlatmaktadır.