Kendinden geçmişti. Nasıl olup da birdenbire kendini soskta bulduğunu hatırlaması çok tuhafına gitmişti. Artık akşama iyice ilerlemişti. Karanlık gitgide artıyordu. Hava çok boğucuydu. Yollarda bir insan seli akıyor gibi yürüyordu. Az önce adam ona el sallıyor ve "Katil!" deyip kaçıyordu. Adamı takip edince kendini birden boyacıların çalıştığı katta buldu. Sonra adam kayboldu. Delikanlı, tefeci kadının evine çıktı. Kadın, oturmuş ona bakıyordu. Baltayı çıkarıp ona vurmaya başladı. Ama hiçbir şey olmuyordu ve kadın hep gülüyordu. Raskolnikov kaçmak istedi. Ama kapının önü insanlarla doluydu. Tıklım tıklımdı. Hepsi ona bakıyordu. Hepsi sinmiş, bekliyor ve susuyordu. Raskonikov'un yüreği sıkışır gibi oldu. Bacaklarını kımıldıtamıyordu. Koca koca birer yaratık olmuştu sanki. Bağırmak istedi, bağıramadı... ve uyandı. Derin derin soluk alıp veriyordu. Düş görmeye sanki devam ediyordu sanki. Kapı ardına kadar açıktı. Eşikte bir adam, gözlerini kendisine dikmiş, bakıyordu. Gözlerine inanamıyordu. Gözlerini kapatıp yeniden açtı.