İslam tasavvufunun seçkin isimlerinden Hz. Mevlana, eserlerindeki hakikate dair manalardan herkesin faydalanmasını arzulamaktadır. Ancak pratikte olan, kutsal kitaplar dâhil bir metni herkesin kendi seviyesine uygun yorumladığıdır.
Bu noktada Hz. Mevlana ile ilgili bir anlaşılma sorunu ortaya çıkmaktadır. Özellikle günümüz okumalarında ortaya çıkan Mevlana portrelerinin farklılaşmasında bu sorun bariz şekilde kendini hissettirmektedir.
Mevlana'nın İslami arka planından soyutlanarak değerlendirilmesinin, onun düşünceleriyle ilgili temel bir çarpıtma örneği olduğu gerçeği, günümüzde artık gerek akademik gerek popüler çalışmalarda vurgulanan bir husus haline gelmiştir. Çoğu okur; temel kimliğini İslam kültüründen soyutlayıp Mevlana'yı dinler üstü ruhsal bir guru, mistik bir şair, şamanist bir dansçı, yeni bir din kurucusu, hümanist bir düşünür şeklinde tanımlamanın, yorumcunun zihnindeki Mevlana figüründen öte bir gerçeklik taşımadığının farkındadır.
Bu eserde istekli gönüllere Mevlana'yı anlama kapıları aralanmaktadır. Mevlana'nın sûfî bir düşünür olmasından kaynaklanan ve Mesnevi'deki üslubu itibarıyla karşılaşılan anlama sorunları ve onu etkileyen şahsiyetler üzerinden birbirinin tekrarı mahiyetindeki önceki bilgilerin ötesinde konu ele alınmıştır.